12 Şubat 2015 Perşembe

Hâlet-i Ruhiyem

 Bütün bu sancıların nihayetinde kabuğumu çatlatıp da filiz verebilirsem ne âlâ! Lakin korkuyorum, tam sona yaklaşmışken bu tohumun çürümesinden, zâyii olmasından. Korkarak da yaşanmıyor. Yağmur yağıyor, güneş açıyor, zaman geçiyor.. Neye maruz kalırsam onla tıka basa dolduruyorum içimi.
 Hüzün mü? En iyi ben taşırım, ne kadar varsa gelsin! Mutluluk mu? İliklerime kadar yaşarım, daha fazlası yok mu?
  Sorgulamıyorum, seçmiyorum, beklemiyorum... Fazla da gelmiyor, eksik de değil. Lakin korkuyorum azizim; Hepsi mecz olunca, divane sanıyorlar insanı.. Gözümde değil ne sanıldığım da ama çok konuşuyorlar. Oysa benim kafam görültü kaldırmıyor. İçimdeki cümbüşten, dışardan gelecek fısıltılara yer kalmadı ki.
  Daha önceden yüreğime ektiklerim filiz vermemişken yeni bir şeyler ekemem üstüne. Sabrımın üstüne yeni yükler bindirip, devam edemem yoluma..
  Biraz uzağımda herşey. Seyrediyorum uzun zamandır. Fazlasını almıyor içim. Sakinliğim, suskunluğum, durgunluğum içimdeki kalabalıktandır.
 Yalnız da değilim, kızgın da. Kendime kadarım, kendime zararım, kendime bile fazlayım!
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder