19 Şubat 2012 Pazar

Mutluluğun anahtarı

  Tam tarihini hatırlayamadığım bir gün hayatımda tanıdığım en zeki,en özel ve farklı insanlardan biri benden güzel şeyler düşleyip yazmamı istemişti..Haksız da değil,melankolik ruh halimi en ufak yağmur damlası bile tetikliyorken ve kalemim hüzünle açılıyorken çiçekten, çikolatadan mutlu olduğum anları satırlara saklamıyorum pek.Hem hüzünden tat alan bi ruhum var.Mutsuzluk değil bu..Acı yemekten lezzet almak gibi birşey sanırım.
  Şimdi o arkadaşım için mutluluğu düşlüyorum..Mutlu olduğum anları.Mutluluktan ziyade huzur kelimesi meşgul ediyor zihnimi..Seviyorsam,huzurluyum.Seviliyorsam,mutlu.Huzurum deniz kenarlarında gizli,bir kaç hoş sohbette,bir çift sevgi dolu gözde saklı..
  Benim yalnızlığım gözleri var.Bazen güneşin halelerinden bakıyor bana,bazen en sevdiklerim oluyor,
bazen kar tanelerinden gülümsüyor yüzüme.Gözümden süzülen yaşı siliyor tenime değen rüzgar,ve
tutuyor ellerimden sonbahar..Anlıyorsun değil mi arkadaşım?Beni mutlu eden şey beni ağlatıyor.
Biliyorum üzülünce ağlar insan en çok ama ben gözyaşımı seviyorum.Mutluluğumu tazeletiyor sanki.
Akıp gittiğinde yenileniyor yaşam enerjim.
  Gözlerimi kapatıp,derin bir nefesle çekiyorum içime tebessümü.Yorgunluktan uyuyamayacak halde olduğum günleri düşlüyorum.Bütün günümü dolu dolu geçirmenin verdiği mutlulukla nasıl tatlı uyunuyor bilir misin?
  Bir anda sayamayacağım kadar çok şey var beni mutlu eden.Küçük detaylara fazla takılmama kızarlar hep ama benim mutluluğum o küçücük detaylarda gizli..Düşünüp,sorgularken kendimi,anafikir çıkardım mutluluğuma;
Ben şükredebildiğim kadar mutluyum..Hüznümü sevmem bile bundan ötürü sanırım..Ancak musibet gözüken şeylere, hikmet cihetiyle bakıp, şükredebildiğimde gerçek huzura kavuşabiliyorum.
  Bu cevaplarımın sana yetmeyeceğini biliyorum ve senin için resmediyorum güzel şeyleri;
"Bir Mayıs sabahı,gün aydınlanmadan uyanıp,el yordamıyla bulduğum radyomdan fon müziği seçiyorum güne.Muhtemelen bir sanat müziği
demeti..Fuşya rengi fincanımda, denize açılan balkonumda,kahvemi yudumlarken kuş sesleri bastırıyor müziği...Kapımın önündeki sepetli bisikletime binip,bütün sahili geçerken bakkal mehmet amcaya,kasap nuri dayıya,çiçekçi fatma ablaya selam veriyorum her sabah olduğu
gibi........."

  Hayal kuruyorum...İmkansızı değil,zor olanı istiyorum...Olmazsa mutsuz olacağımı değil,olursa daha mutlu olacağımı düşlüyorum.Güzel bir günü görecek gözleri,kuş cıvıltılarını duyacak kulakları,bisiklet sürebilecek bacakları olmasını düşleyen kaç kişi var kim bilir?
  Yani güzel insan,şimdi anlatabiliyor muyum,mutluluğun anahtarı zihinde..Dilediğim kadar mutlu olabilirim,dilediğim kadar mutsuz da.Mutsuzluğu seçmiyorum ben,şükrediyorum ki hüzünden sonra çıkıyorum aydınlığa ve bana inan en çok o zaman kıymetini biliyorum..
Devamını Oku

2 Şubat 2012 Perşembe

Yaş muhasebesi


"Her yaşın ayrı güzelliği" var derler.Yaş,doğduğun günden sonraki 365 günle alınan bi yol olmadı
hiç benim için.Bazı zamanlar oluyor ki,bir güne bir kaç yaş birden sığdırıyor insan.Bir gecede
saçları beyazlayanların yanında geç bile yol alıyoruz belki de.
Tecrübeleri kadar büyüyor,hüzünleri kadar olgunlaşıyor,dengeyi sağlayabildiği kadar yaşıyor
insanoğlu..Bizi diğer yaratılanlardan farklı kılan da bu.
Her yaşta ağlamaya,gülmeye,sevmeye,kızmaya,önce hayaller kurup,sonra onları teker teker
kaybetmeye bol bol zaman oluyor.
Duygular değişmiyor;olaylar,kişiler,zamanlar yer değiştiriyor.Gitgide alışılmıyor aynı şeyleri
yaşamaya aslında sadece daha tanıdık oluyor her seferinde.Şiddeti aynıyken,biz
duyarsızlaşıyoruz herhalde.
En sevdiğim oyuncağımın kaybolmasına üzüldüğümden daha az üzülmedim şuan yaşadığım pek çok
şeye.O zaman mutluluğumu plastik bir bebeğin saçlarını taramaya hapsetmişken,şimdi gerçek
insanların
gerçek duygularına yüklemişim huzuru..Kaybettikçe hala ağlıyorum ufak bir kız çocuğu
gibi..Büyüyorum;kaybettiklerimin çokluğunda saklı asıl yaşım..Kaybettiğimi sandığım ama
kazandığımı anladığım olaylarda gizli olgunluğun temelleri..
Yaşlar geçiyor;kimi bir senede tamamlıyor gelişimini,kimi bir günde..Gün de geçiyor,sene de..
Fazla vaktimiz kalmadı.Giden gelmiyor,gelen kalmıyor,kalan yetmiyor..Rotası ezelde belirlenmiş
bir yolda yürüyoruz,koşuyoruz,mola veriyoruz..Hayat gemisinde yol alırken,varılması kaçınılmaz
son limana;seyretmeli sadece kusursuz sanatı,mizanı,kaderin cilvelerini..Çünkü huzur;Hayretle
"Allahuekber" derken minnetle "Elhamdülillah" demenin ta kendisi..
Devamını Oku